Fidan ve Mucize Bahçe

Fidan, doğayı çok seven bir kız çocuğudur ve bir gün babasının bulduğu eski bir haritayla ormanda gizli bir "Mucize Bahçe" arayışına çıkar. Yolculuğu sırasında karşılaştığı sincap ve doğanın işaretleriyle bahçeye ulaşır. Bahçe, yalnızca kalbinde iyilik taşıyanlara açılır ve Fidan, büyükannesinin verdiği tılsımlı kolyeyle kapıyı açar. Bahçeden aldığı meyveleri köy halkıyla paylaşarak mutluluğu artırır. Bu macera Fidan'ı köyün kahramanı yapar ve doğanın önemini herkese öğretir.

Fidan ve Mucize Bahçe

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, dağların eteklerinde, göl kenarında şirin mi şirin bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardımcı olur, dostlukla yaşar ve hayatlarını huzurla süslerlermiş. Köyün en şirin çocuklarından biri de adı Fidan olan bir kız çocuğuymuş.

Fidan, köydeki herkesin sevgilisiymiş. Çünkü o, sadece sevimli ve güler yüzlü bir çocuk değil, aynı zamanda meraklı, çalışkan ve doğ çok seven biriydi. En sevdiği zamanlar, köyün etrafındaki ormanlarda dolaşıp yeni bitkiler ve hayvanlar keşfettiği anlarmış. Annesi bazen, “Fidan, sen bir perisisin galiba! Bu kadar çok ağaçla konuşulmaz ki!” der, Fidan da buna kıkırdayarak gülerdi.

Bir gün, Fidan’ın babası Hasan Amca, ona eskiden büyükbabalarından kalma bir harita bulduğunu söyledi. Harita biraz yıpranmış ama yine de okunabilir durumdaydı. Haritada, ormanın derinliklerinde bir yerde gizli bir “Mucize Bahçe” olduğu yazıyordu. Hasan Amca, bu bahçenin zamanında büyük bir iyiliğe karşılık orman perileri tarafından yaratıldığını anlatan bir da bildiğini söyledi.

Fidan, bu hikayeye çok heyecanlandı. “Baba! Bu bahçeyi bulabilir miyim?” diye sordu. Hasan Amca gülümseyerek, “Tabii ki, ama dikkatli olman lazım. Ormanı iyi tanırsın ama bu yolculuk biraz zor olabilir,” dedi.

Ertesi sabah, Fidan erken kalktı, yanına bir sepet yiyecek, bir şişe su, harita ve büyükannesinin ona verdiği bir tılsımlı kolyeyi alarak yola koyuldu. Orman sakin, kuş sesleriyle doluydu. Ağaçlar, Fidan’ın adım seslerini fark ediyormuş gibi hafif hafif sallanıyordu.

Fidan haritaya bakarak ilerledi. Yolculuğunun ilk durakları kolaydı. Ancak bir süre sonra, haritanın gösterdiği patika kaybolmaya başladı. Fidan’ın cesareti kırılmadı. “Ben bir orman perisiyim,” dedi kendi kendine. “Bu ormanın dilini çözebilirim!”

Tam bu sırada, bir sincabın çok aceleyle bir dala tırmandığını gördü. , sanki Fidan’a bir şey anlatmaya çalışıyormuş gibi kuyruğunu sallıyordu. Fidan sincaba doğru yürüdü ve “Merhaba, küçük dostum,” dedi. “Bana yolu gösterebilir misin?” Sincap bir an durdu, sonra dalların üzerinden bir yöne zıplamaya başladı. Fidan da onu takip etti.

Sincabı takip ederken, şaşırtıcı bir manzara karşısına çıktı. Küçük bir dere, tüm parlaklığıyla akıyordu ve derede, gökyüzünün rengi gibi mavi taşlar parıldıyordu. Fidan bu taşlardan birini eline aldı ve onun ne kadar hafif ama dayanıklı olduğuna hayran kaldı. Derken bir ses duydu: “O taşın sırrını öğrenmek istiyorsan, biraz daha ileri gitmelisin.”

Fidan sesin geldiği yöne doğru baktı, ama kimseyi göremedi. Yine de cesurca ilerledi. Yolun sonunda, çiçeklerle kaplı, rengarenk bir kapı buldu. Kapı, mucizevi bir bahçeye açılıyor gibi duruyordu. Ama kapı kilitliydi. Fidan, üzerinde yazılan sözleri okumaya başladı:

“Bu bahçe sadece kalbinde iyilik taşıyanlara açılır. Doğayı koruyan ve sevgiyi yaşatanlar, içeri girebilir.”

Fidan bir an düşünüp, büyükannesinin verdiği tılsımlı kolyeyi çıkardı. Kolye, kalp şeklinde, tam da üzerinde bahçenin anahtarı gibi duran bir motif barındırıyordu. Kolyeyi kapının kilidine dokundurdu ve kapı birden bire çırdayarak açıldı.

Bahçenin içi inanılmazdı. Her yanda parıltılı çiçekler, altın renkli meyveler ve kuşların dans ettiği ağaçlar vardı. Bahçenin ortasında büyük bir havuz ve havuzun tam üzerinde süzülen, şekilden şekile giren bir peri belirdi.

“Fidan,” dedi peri, “Sen bu bahçeye layık birisin. Çünkü doğaya olan sevgin, iyiliğin ve cesaretin seni buraya getirdi. Ama bu bahçe sadece seni mutlu etmek için değil. Buradaki meyveleri köyünüzdeki herkesle paylaşabilir ve dünyanı daha güzel bir yer yapabilirsiniz.”

Fidan, periye teşekkür etti ve sepetine meyveler doldurdu. Köyüne döndüğünde, herkesi bahçenin hikayesiyle büyülemişti. Meyveleri paylaştı ve her bir köylü, o günden sonra doğayı daha da çok sevdi.

Fidan, bu yolculuktan öğrendiği dersleri asla unutmadı. O artık sadece bir köy çocuğu değil, ormanın şarkısını dinleyen ve onun sırlarını dostlarıyla paylaşan bir kahramandı.

Gökten üç elma düşmüş: biri Fidan’a, biri bu masalı dinleyen çocuklara, diğeri de iyilik yapmayı hiç unutmayan herkese!

Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Doğa ve Çevre Hikayeleri kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak.

Fidan ve Mucize Bahce 2

Masal Abisi

Masal Abisi Olarak Değerli Okuyucularımıza Özgün ve Kaliteli Masallar Okuyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu